''Sevgili ile ne demek istediğimi soruyorlar. Açıklayayım, siz istediğiniz gibi anlayın. Benim için O Krishna, Kuthumi, Maitreya, Buda, bunların hepsi, ama hepsinin biçiminin ötesinde. Ne ad verdiğiniz ne fark eder ki?... Benim Sevgilim gökler, çiçekler, her bir insan. Ben Sevgilim ile birleştim ... ve siz O’nu her bir hayvanda, her bitkide, acı çeken her insanda göremedikçe anlayamayacaksınız.'' J. Krishnamurti

Yazılması en son zor ama bir o kadar da en kolay olan kendi hikayendir aslında.. 
En iyi bilen de sensin, saklayabilen de.. 
Başlarsın, yazarsın, silersin..
Başlamıştım, yazmıştım, sildim..
Şimdi tekrar başlıyorum..

PEK YAKINDA...


Tibet'e Dair

Tibet ile ilgili tek aklıma gelen ya da bildiğim desem çok daha doğru Dalay Lama iken; okuduğum bir kitap serisi bu kültürü çok sevmeme ve gidip görme isteğimin doruklara çıkmasına neden oldu.

Herşey piyasada satışı bile olmayan, ikinci el kitapların arasından bulduğum Lobsang Rampa'nın Üçüncü Göz kitabıyla başladı, Lobsang Rampa'nın yaşadıklarının insanlara hayal gelebileceğini ama tüm yaşadıklarını aktardığını ifade etmesinden de etkilenmediğimi söyleyemem :-). Ne de olsa ruhumda Hintlilik var; konu üçüncü göz, astral seyahat, ashram yaşamı, nefs terbiyesi olunca kendimi içinde buluveriyorum..
Evet gelelim Lobsang Rampa'nın bende büyük merak uyandıran ülkesi Tibet ve kültürünü aktardığı satırlara..



" Ben Lobsang Rampa,bu kitabın yazarı.. Bildiririm ki bu kitap kesinlikle doğrudur. Maddeciliğe gırtlağına kadar gömülmüş bazı kişiler, bunun bir hayal ürünü olduğunu düşünebilirler. İnanmak ya da inanmamak yolundaki bir tercih, kişinin gelişimine bağlı bir şeydir. Bu konuda tartışmayı düşünmüyorum. Ama kitabım gerçektir."

" Yıl 1914.. İngilizler Tibet'i işgal eder. Dalay Lama Moğalistan'a kaçar, daha sonra Pekin'de kalıp 1909'da Lhasa'ya döner.
İngiliz işgalinden cesaret alan Çinliler 1910'da Lhasa'ya saldırıya geçer. Dalay Lama bu kez Hindistan'a kaçar. Çinliler 1911'de, Çin İhtilali sırasında Lhasa'dan çıkarılır, Tibetlilere işkence yapılır. 1912'de Dalay Lama yeniden Lhasa'ya döner.."

Tibet teokratik (dinerkil) bir ülkedir. Kimse Dalay Lama'ya daha yukarıdan bakamaz, o yüzden evler genelde iki katlı Lhasa'da..

Evlerde ev rahipleri bulunur. Yapılan işleri kutsamak için her gün dua ederler. Üst sınıfların evinde iki, aşağı sınıfların evlerinde bir rahip bulunur. Önemli olaylardan önce bu rahiplere danışılır. Onlardan Tanrıların himayesi için dua etmeleri istenir.
Evde 7 kase kutsal su gün boyunca tazelenir, çünkü tanrılar gelip bu sulardan içmek isteyebilirler. Bu rahipler her üç yılda bir bağlı oldukları Lama Manastırı'na geri dönerler ve yerlerine başka rahipler gelir.

Yasalara itaat Tibetlilerin titizlik gösterdiği bir konudur.
Hizmetkarların yasalara uygun davranıp davranmadıklarını denetlemek için evde bir hukukçu yaşar.

Tibet İnancı'na göre gün ışıdıktan sonra uyumak akıllıca bir iş değildir.
Gündüz gezen şeytanların uyuyan kişiyi götürebileceğine inanılır.
Bebekler bile şeytanlar tarafından rahatsız edilmesin diye uyanık tutulur.

Kast sistemi burda daha mı abartılı yoksa yazar Lobsang Rampa'nın mı espri anlayışı emin olamadım :-) Üst sınıftan bir kimsenin atına dahi saygıyla hitap edilmesi gerekir.
Evdeki hizmetkarların soylu evin kedisine "Saygıdeğer Pisi Pisi" şeklinde hitap etmesi beklenir.
"Saygıdeğer Pisi Pisi, şu değersiz sütü içmeye tenezzül eder mi acaba?" :-)  :-)

Tibet'in yüksek yerlerinde yeni doğmuş bebeklerin yaşamayı sürdürebilecek kadar güçlü olup olmadıklarını anlamak için buz tutmuş ırmaklara daldırırlar.
5 bin metreden yüksek bölgede; büyükanne bebeği alır, soyar, sadece kafası, ağzı dışarıda kalacak şekilde bedeni suya daldırır. Eğer yaşarsa, tanrılar böyle buyurmuşlardır.
Hastalıklı bir insan olarak yaşamaktansa birkaç zayıf bebeğin baştan ölmesi daha doğrudur.

Tibet'te de aynı Hindistan'daki gibi herhangi bir konuda karar verileceği zaman astrolojiye başvurulur.

Tibet'te kasaplar "dokunulmaz" sınıfa mensuptur. Koyu dindar aileler asla müşterisi olmazlar.

Tibetli rahipler genelde kırmızı elbiseler giyerler. Kırmızının çeşitli tonları..
Altın sarısı kutsal renk kabul edilir. Altan parlaklığını yitirmediği için her zaman temiz ve katıksızdır.Bu renk aynı zamanda Dalay Lama'nın resmi rengidir.
Sadece Dalay Lama'ya özel olarak eşlik eden bazı rahiplere ya da yüksek lamalara kırmızı elbiselerinin üzerine altın renginde yelek giymeye izin verilir.

Tibetlilere göre insanın tüm yaşamı avucunun içinde yazılıdır.
108 rakamının kutsallığına inanılır.
Saçları bu sayı kadar örgü yapılabilecek kadar gür olan kadınlar şanslı sayılır.
Tibet'te bir çocuk rahiplik devresine girmişse, bir tutam hariç saçları kazıtılır.
Eski ismi bir kenara atılıp, kendisine yeni bir rahip ismi verildiğinde kalan bir tutam saçı da kazıtılır.
Çocuklar doğdukları günün adını da alır, isimlerinin başına eklenir.
Bir çocuk manastıra kabul edildiğinde saç örgüsü kesilir, bu örgü ailesine kabul edilmesinin bir sembolü olarak gönderilir.

Tibetliker yeniden bedenlenmeye kuvvetle inanır. Bu inanca göre; gelişiminin ileri bir devresine ulaşmış kişi ya da bir başka boyutta varolmayı istediği için ya da biraz daha ögrenmek veya diğerlerine yardım etmek için yeryüzüne geri dönmeyi seçer.
Kendisine yeryüzünde yapması gereken belirli bir görev seçmiş olan akıllı bir kişi, görevini tamamlayamadan ölmüş olabilir. Görevini tamamlamak için kaydıyla tekrar dünyaya gelebilir. Önceki bedenlenmelerin nasıl olduğunun bilinmesi zor, bulabilenler az. İşaretleri olanlara "Yeniden Bedenlenenler" deniliyor.

Lobsang Rampa'yı keşfedenlere, Hindistan sevenlere sonsuz sevgiler..




Ver Elini Ver Bana Hindistan


Hindistan Yeni Delhi Havaalanına indiğiniz anda, gerçekten o kadar pis olduğunu duyduğunuz ülkeye gelip gelmediğinizden emin olamazsınız, özellikle tüm havaalanı zemininin halıyla kaplanmış olması hayret verici gelebilir, sanki oracıkta oturan bir Hint Fakiri görecekmiş gibi etrafta dolanır gözleriniz ama nafile, herşey olağandır, ta ki havaalanından dışarı çıkana kadar.. İşte o zaman sabahın erken saati olsa bile nemli havasıyla kendine has kokusunu verir size..Başlarda garip gelse de bi süre sonra alışmışsınızdır..

Sabah çok erken başlar hayat, çiçekçiler taze çiçeklerini Tanrıların boyunlarını süslemek icin hazırlamaktadır, siz de Hindistan için Tanrı Misafiri olduğunuzdan o güzel kadife çiçekleri, Namaste sesi ve içten tebessümle dolanıverir boynunuza..

Anlamlı bir "Hoşgeldin" ile başlar herşey..

Benim yolculuklarım da aynı şekilde.. İlk heyecanımı yıllar önce yaşadım belki ama yanımdaki insanların duyguları, bu duygumu canlı tutmaya yetiyor.. Onların gözüyle baktığımda, bir çocuk sevinciyle ilk kez görüyor gibi hissedebiliyorum. Yolculuk boyunca insan olmayan hiçbir nokta yok, tarla kenarlarında ellerinde plastik şişelerle yürüyen bir sürü insan kırsal kesimde, sabah ihtiyaçlarını gidermek için buldukları tarlaları kullanıyorlar erkekler, bize garip gelse de orda olağan bir durum.. Mahatma Gandi otobiyografisinde insanlarına, onun ifadesiyle kardeşlerine bu ihtiyacı hijyenik giderme, temizlik konularında yaptığı konuşmalara sıkça yer vermiştir, o yüzden afaki durumlar yerine Hindistan'ın bu gerçeğini de yazmakta bir mahsur görmüyorum.. Çoğu büyük şehirde kanalizasyon alt yapısında sıkıntılar olduğu bilinirken kırsal kesimdeki bu görüntüler çok şaşırtmamalı.. Ama çoğunluğun bu şekilde olduğu da bir gerçek..

Muson zamanları eline bir sabun alıp birikmiş sularda yıkanmaya çalışan çok insan gördüm, ya da demiryollarında yaşayan ailelerin çocuklarını orada bulunan çeşmelerde yıkadığını.. İnançları gereği Ganj Nehri'nin kutsal olması sebebiyle giren bir toplum bahis konusu, o nehre girerlerken Mandalar da giriyor, bi tarafta ölüler yakılıp nehre atılıyor, vefat eden hamileler ve 7 yaşından küçük çocuklar ise yakılmadan direk atılıyor.. Söz konusu Hindistan ise herşeyi inanç ile harmanlayarak yorumlamak gerek.. İnanç kültürleri, yaşam tarzları.. Ve bu sadece Hinduizm için değil, oradaki diğer din mensupları içinde geçerli bir durum, oranın kültürüyle şekilleniyor yaşam da inanç da..

Hindistan Sevenlere Sonsuz Sevgiler..

Hindistan Altın Üçgen Turları dediğimiz Agra, Jaipur, Delhi noktalarında dikkat edilmesi gerekenler

 Hindistan Altın Üçgen Turları dediğimiz Agra, Jaipur, Delhi noktalarında dikkat edilmesi gerekenler

Agra'da Taj Mahal ziyaretinizden önce kesinlikle seyyar satıcılardan birşey almayınız, çünkü Taj Mahal girişinde güvenlik kontrol noktası her türlü yiyecek, makyaj malzemesi (içeride işinize yaramayacak ne varsa) alıyor, çöpe gitmesi ya da geri alamama olasılığınız çok yüksek..

Seyyar satıcılar ellerinde malzemeriyle her yerde peşinizde olacaklar, grubunuzdan ayrılmak istemiyorsanız göz teması bile kurmamanızı öneririm, zaten sattıkları ürünleri her yerde göreceksiniz, rahat rahat alışveriş, çatır çatır dil engeline rağmen (hesap makinası sağolsun, bir satıcı yazar, bir siz) pazarlık yapmak varken niye saniyelik bi bakışla alasınız ki.. Kendi deneyimlerimden nedenlerini de biliyorum; ya bir daha bulamazsam korkusu, küçük sempatik bir ufaklıksa kıyamamak,ama sonuç hep hüsran, ya beş kat pahalıya almışsınız, nasıl olsa sizi bir daha görmeyecek,kısa günün karı, ya da mutlaka kırık hasarlı ürünler..

Diğer bir nokta ise Fatehpur Sikri Sehri'ndeki otopark hizası bende türk parası var dolar ya da rupi yapabilir misiniz diyenler.. aslında çok masum görünmekte ama çete olduklarını sonradan farkettim, birincisi ellerindeki para gerçek mi sahte mi belirsiz, ikinci sordukları sadece siz değil, yanınızdaki herkes ve en az 50 lira..ilginç bir yöntem aman Tl görünce aklımızda olsun, dikkatli olalım..
Gelelim en rengarenk cıvıl cıvıl insanın ömrüne ömür, enerjisine enerji katan Pembe Sehrimiz Jaipur'a..



File bineceksiniz mutlaka, fil sırası beklerken satıcılarla konuşursanız yandınız benden söylemesi.. Sıra bitti file bindiniz artık filin üstünde size ulaşamayacaklarını düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz.. Rajastan Eyaleti'ne özgü aynalı rengarenk örtüleri 10- 20 diyerek kucağınıza attıklarında ister istemez 20 rupi ne ki 1 lira bile değil diye düşünmeye başlarsınız, sonra da karar verip hatta bi tane daha alayım 50 rupi vereyim adam filin yanında yürüyor neredeyse ezilecek diye yüreğiniz ağzınızdadır.. Parayı gören satıcının haykırışlarının başlaması an meselesir.. Adam az da olsa haklıdır, o sadece 10-20 demiştir, rupinin kullanılmadığı bir ülkede gelen siz, rupi olduğunu da nerden çıkardınız, siz onun gözüyle beyaz insan Avrupalı'sınız, doğal olarak dolar ya da euro şeklinde algılamanız gerekirdi :-) Süper bir mantık.. Yerel paraya alışmak zaman alsa da daha az yanıltıcıdır.. Tavsiye ederim..

Hala fil üstünde ilerlemektesiniz, bir şişt pişt diyor, evet tam karşıda fotoğrafınızı çekiyor,Gülümseyin :-) nasıl oluyor da bir saat sonunda bambaşka bi yerde o fotoğrafınız elinize teslim geliyor inanın ben de çözebilmiş değilim.. Aa fil üstünde fotoğrafımız olsun alalım diyeceksiniz ki hakkınız ama aynı pozdan 20 taneyi ne yapacaksınız ki :-) evet fotoğrafçımız bu bir saat içerisinde fil üstündeki fotoğraflarınızı bastırmış, çoğaltmış, hatta üstüne albüm yapmıştır, karar sizin ama benden söylemesi bu pazarlık bitmez :-)

Delhi'de kucağında çocuk sizden para değil sadece gösterdikleri bakkaldan süt tozu isteyen anneler göreceksiniz, alıp verdiğinizde saniyesinde onu paraya çevirmiş oldu bile, bunda bişey yok olabilir ama aynı şekilde diğerleri de bekleyecek, aynı para verdiğiniz tek bi çocuğun saniyede 30'a yükselmesi gibi, işte o zaman zor durumda kaldığınızın resmidir..

Trajikomik olaylar belki ama Hindistan klasiklerindendir.. Tabii ki gönlümüzden geçeni yapacağız ama en azıdan nacizane bu yazıma rastlarsanız bilerek yapacağınızı umut ediyorum..

Hindistan Sevenlere Sonsuz Sevgiler..





Hindistan'a Gitmek


Hindistan'a gitmeye karar verdiğiniz andan itibaren farklı bi ülkeye gidecek belki de hayallerinizin ülkesine gidecek olmanın heyecanını yaşarken,bir yandan da gideceğinizi öğrenen yakınlarınızın pislik temalı sohbetlerinden kaynaklanan hastalık korkusuna yakalanarak internette arayışa girersiniz..

Sıklıkla ''Başka gidecek yer bulamadın mı?
Orası çok pismiş..
Gitmeden aşı yaptır mutlaka..
Yemek yeme, su içme, insanlara dokunma neredeyse insanlara bakma diyecekler..

İnternet araştırmalarında da edineceğiniz bilgiler genellikle canınızı daha çok sıkmaya yetebilir..
Bunların başında ilaç tavsiyeleri gelir, tatile değil sanki salgın hastalık kampına gelir gibi bir bavul ilaçla gelen ve hiç kullanmadan gerisin geri götüren çok insan gördüm.
En komik bulduğum ise yanında bir bavul su getirenler :) Emin olun orda şişe su bulunuyor.
Konservelerinize dokunmuyorsunuz bile, güzel bir otelde kalacaksanız ki genelde turla gidenlerin kaldığı otellerde asla açlık yaşamazsınız, kilo alıp dönenler var, aç kalma korkusuyla yanlarında getirdiklerini yemek harici zamanlarda sürekli atıştırdıkları için böyle bir sorun kesinlikle yok..

Kuzey Hindistan seyahati için herhangi bir aşıya gerek yok, yalnızca muson zamanlarından akşam üzeri ortaya çıkan sivrisinekler için uzaklaştırıcı spreyler kullanabilirler..

Hindistan'ı farklı kılan, Hindistan yapan zaten bu yukarıda saydıklarımız değil mi?
Yollarda gezen inekler,turistlerin gözlüklerini çalarak bebişleri kucaklarında ordan oraya koşturan maymunlar, dükkanına fare girdiğinde şans geldiğine inananlar, yollarda ilginç kıyafetleriyle gezen kendilerini Tanrı'ya adamış çilekeş Sadhular, sürekli rupi rupi diyen küçük çocuklar değil mi Hindistan?

Yaşayan bir tarih, yaşayan en eski din ve onunla şekillenen Hint Kültürü..
Hinduizm anlaşılmazsa Hindistan da anlaşılamaz..
Hindistan'da sadece pisliğe odaklanıldığında size kendini gösteremez.
Ya çok seversiniz, ya nefret edersiniz, ortası yoktur Hindistan'ın..
Ben çok sevenlerdenim..
Ve bu kültürü en doğru şekliyle anlatmaya devam edeceğim.
Bütün hobim, okumaktan zevk aldığım sonsuz bir kitap gibi Hindistan..

Önyargılarla hayatlarındaki görebilecek en değişik kültürü, en zengin tarihi, yaşayan en eski dinleri göremeyecek olanlara gerçekten üzülüyorum..
Hindistan öyle bi yer ki ne görmek istiyorsanız onu görür,ne arıyorsanız onu bulursunuz..

Bu mistik ülkenin kendini göstermek istediği insanları özel davet ettiğine yürekten inanıyorum..

Herşeye rağmen hayata gülümseyebilen o gözleri daha önce hiçbir yerde görmemiştim.. İster dinle alakalı ister başka bir ahlakla önemli olan bunu başarabilmek..

 Herşeye rağmen insanların gülümseyebilmesi..

Umarım internetteki Hindistan'la ilgili olumsuz yorumların yanında bu yazıya denk gelirsiniz ve çok daha rahat ve keyifli bir şekilde yola çıkabilirsiniz..

Sevgiler Müge..